Dünya üzerindeki en korkunç geleneklerden biri olarak sayılan, gerçek adı genital sakatlama olan kadın sünnetinin halen önüne geçilememiş durumda. Afrika ve Orta Doğu başta olmak üzere Asya ve Latin Amerika’da bulunan 30 ülkede halen kadınlar daha çocuk yaştayken, bu korkunç ve insanlık dışı uygulamaya maruz kalıyor.
Kadın sünnetiyle ilgili bilinmesi gereken gerçeklere göz atmanızda fayda var.
1. Yapılan İşlem:
Kadınlarının genital organının dış bölgesinin kesilmesi ya da tamamen çıkarılmasıdır. Özellikle klitoris ve vajina dudaklarının kesilmesini içeriyor. Bu işlem genellikle steril olmayan ortamlarda, yerel sünnetçiler tarafından, basit bir jiletle gerçekleştiriliyor ve ters gidebilecek durumlar için önlem alınmıyor. Aşırı kanama gibi olası durumlarda çevredekiler geleneksel yöntemlerle müdahale ediyor. Ayrıca çoğu kadın sünnetinde uyuşturma işlemi yapılmıyor ya da etkisi az olan doğal bitkiler kullanılıyor.
2. Amaç:
Kültürden kültüre değişiklik gösterse de temelde yatan sebep değişmiyor: kadının cinsellikten zevk almamasını sağlamak. Seksi zevk için yapmayan kadın evlenmeye layık görülüyor ve sadık olacağı düşünülüyor. Sünnetli bir kadının ayrıca erkeğe daha çok zevk vereceği inanışı da oldukça yaygın. Bu vahşeti hijyen ve sağlık amacıyla yaptıklarını iddia eden toplumların ise bu argümanında hiçbir bilimsel geçerlilik yok. Doğarken annesinin kesilmemiş klitorisine değen bir çocuğun öleceğine inanan Afrika kabileleri mevcuttur.
3. Çeşitleri:
Dünyada kültürlere göre değişkenlik gösteren 3 çeşidi vardır. Klitoridektomide cinsel zevke duyarlı klitoris ve etrafındaki deri alınmaktadır. Eksizyon isimli uygulamada klitoris ve vajinadaki iç dudakların kesilip alınması söz konusudur. İnfibülasyonda ise hem iç dudak hem de dış dudakların tamamen kesilip alınması ve vajinada çok dar bir delik bırakacak şekilde dikilmesi işlemi yapılır. Bu prosedür ciddi riskler barındırır. Enfeksiyonun yanı sıra cinsel ilişkide yırtılmalara neden olur ve doğum esnasında kesi uygulanması gerektiği için anne ve bebeğin hayatını tehlikeye sokar.
4. Durdurulamıyor:
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan araştırmaların sonuçlarına göre ortaya çıkan tahminler dünya üzerinde şu an 200 milyondan fazla kadının bu vahşeti yaşadığı yönünde. UNICEF ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan çalışmalar istenen sonuçları vermiyor. Birçok ülkede uygulamaya yasak getirilmiş ancak gereken cezalar uygulanmadığı için bu yasaklar geleneklerine körü körüne bağlı halkı durdurmaya yetmiyor. 6 Şubat tarihi Kadın Sünnetine Karşı Sıfır Tolerans Günü olarak ilan edilmiş ve Birleşmiş Milletler tarafında her sene bu tarihte zulmün durdurulması çağrısı yapılıyor olsa da söz konusu ülkelerde değişen bir şey yok.
5. Çocuk İstismarı:
Söz konusu insanlık dışı uygulama, sadece bir vahşet olmakla kalmıyor aynı zamanda çocuk istismarına da giriyor. Zira yapılan araştırmalara göre, kadın sünneti genelde kız çocukları ergenliğe girmeden önce gerçekleştirilmek zorunda. Yani çocuk yaşta! İstatistikler birçok ülkede doğumdan itibaren 5 yaşına kadar geçen süre içinde yapılıyor. Aileler kız çocuklarını sünnet ettirmezlerse toplumdan dışlanacaklarını bildikleri için bu zulme göz yumuyor.
6. Zararları:
Hijyenik şartlar sağlanmadan yapılan bu işlem enfeksiyona davet çıkardığı gibi, ölümle sonuçlanan aşırı kanamalara neden oluyor. Çocuk yaşta bu işleme maruz kalan kadınları, adet kanamasında sıkıntı, kronik enfeksiyonlar, cinsel ilişki sırasında meydana gelen tahribat, tekrarlayan kistler, normal doğum yapamama nedeniyle bebek ölümleri gibi birçok tehlike bekliyor.